Hani insan çocuklarını bile karşılaştırırmış ya,
arkadaşlarını,
ebeveynlerini,
kardeşlerini.
Benim ayıbım da -farkında olmadan- cenazeleri karşılaştırmak oldu. Mezarların güzelliği, avlunun kalabalığı gibi değil. Cenazelerimi.
Dedem öleli sadece yedi gün oldu. Onun artık madde olarak var olmadığının daha farkına varmadım ki. Yirmi ikinci günde anlayabilirim belki. Şimdi o sadece en son elini öptüğüm şekilde, odasında maç izliyor ve ben bahçenin karşısında olmak yerine suyun karşısındayım. Ben olmadan da devam ediyor, sonra ben geliyorum bir gün ve yarım saat soğuklardan trafikten bahsediyoruz.
Daha kötü bir şeyin farkına vardım ama. "Ablası o kadar seviyordu ki onu yanına aldı" diyorlar. Ama halamın hayatımda daha derin bir yer etmiş olduğunu hep biliyordum, neden şaşırıyorum, neden utanıyorum? Dedem ben küçükken sigara kokardı, o yüzden onun kucağına oturmayı sevmezdim. Sonra sigarayı bıraktı, beraber çiçek resmi yaptık. Ben turuncu arttı diye tuvalin en üstüne kuş ayağı kondurmuştum bir çift. Kuş uçuyor da sadece ayakları kareye girmiş gibi. Ortaokulu Galatasaray'da okumuş, Fransızcası varmış eskiden, öğrendim.
Sonra halam öldü. O gün dedem yürüyememeye başladı. Yüzü çekildi yavaşça.
Ben halen ona bakıp saçsız bir halammış gibi ağlıyordum.
***
Dedem ehliyet sınavını bir türlü geçemezmiş ama işe her gün arabayla gittiği için ona Kimble Necdet derlermiş. Ara yolları çok iyi bilirmiş.
Bugün bir dönüşü alamadığım için Güvercin'e kadar gidip oradan dönmek *u dönüşü* zorunda kaldığım zaman dedemi düşündüm. O da içine kapanıktı, ama ben onu hiç tanıyamadım ki. On sekiz yılda hiç tanıyamadım ki.
Bugün üzgün olmamın nedeni buydu. I felt my grandfather's absence only in relation to my great aunt's. Bunu Türkçede cümleleştiremedim, İngilizcede de başarılı olduğum söylenemez.
***
Bugün çok iyi -de- hissettim. Kafamda bunlar olurken dışarıda da güzel şeyler oluyordu çünkü. Bunları paylaşabildiğim arkadaşlarım. İlk kez arabada radyo dinleme deneyimim. Okul-sınav dertleri. Hayat tabi ki devam ediyor. Ben cenazelerimden birinden bu kadar çabuk vazgeçmemeliyim gibi hissetsem de eskiden bayramdan bayrama görüp, lösemi olduktan sonra düzenli görüşmeye başladığım -dedem- Gevur Remzi cenazemden de en az bu kadar hızla vazgeçmiştim. Ben on sekiz yaşındayım ve bu işlerin nasıl yürüdüğünü tam kavramış değilim. Şimdi sadece elimdekilere ve etrafımdakilere minnettar olarak kendimi çalışmaya ver-meye çalış-acağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder