Cuma

250. yazı

mda uzun bir şeyler yazmak istedim. Sonunda The Unlikely Pilgrimage of Harold Fry okumaya başladım. Reklamı yapıldığı kadar güzel bulmadım, daha elli sekizinci sayfadayım. Bunun son on sayfasını sesli okuma şansım oldu, sesli okuyunca daha komik aslında. Kış ama çok sıcak olduğundan bir türlü battaniye altında pencere kenarında okuma zevkini yaşayamadım. Onun yerine bir sıcak su torbası eşliğinde sıcak gelen yorgan altında, çok da iyi ışık vermeyen bir başucu lambasıyla ya da annemin değiştirdiği koltuk düzeni nedeniyle illa manzarayı göreceğim diye ışığı önüme alarak -ve destek ışık taşıyarak- değişik yastık pozisyonlarında okumaya fırsatım oldu. Boş derste okumaya fırsatım olmadı mesela. Boş ders demişken, notlarım beklediğimden çok daha iyi ve buna sevindim. Bugün bütün gün -abartısız, bütün gün- komik videolar izledik. İkinci dönemim böyle mi geçecek diye garip bir korku sardı içimi, o kadar boştum ki kafamı toplayamıyordum. Odaklanabildiğim bir şey vardı, ona odaklanabilirliğimi de kısa sürede yenmem gerekiyor gibi hissediyorum çünkü yavaş yavaş ben olma bilincimi kaybediyorum ve mutlu olmak uğruna kişiliğimden taviz vermek istemiyorum ve muhtemelen bunu okurken abarttığımı anlamışsındır ama yine de sonu gelmeyen bir korku benim için. Interviewlarımdan hiçbirinde educationa olan ilgim konusunda konuşmadığımı fark ettim, oysa gelecekte kendimi görebildiğim tek yer bu, bugün en değer verdiğim öğretmenimin (ya onuncu sınıfta ML'ın gitmesiyle yerini almamışsa ve gerçekten entellektüel gelişmem bu yönde olmuşsa? Asla bilemeyeceğim çünkü ML emaillerime cevap vermeyerek hayatıma devam etmemi sağladı - bunu yapmasa da devam edebilirdim, ama sanırım bunu aştığım için buraya yazarken bile garip hissettim, bunu aştığımı sesli -yazılı- söylemem hakkımda ne diyor?) bile benim hakkımda konuşurken bir aile kavramını, ya da aileden çok belki de bir eş bir yaşam desteği bir diğer yarı kavramından bahsetmeden edemediğini fark ettim. Önce buna çok üzüldüm, sene başında panikten kör olmuşken ettiğim bir söz üzerine mi çıkarım yapıyordu, panikten kör olmuşken ettiğim o söz çok mu içtendi ve o bunu fark etti, ya da kendi gözlemleri üzerinden mi bunu 'keşfetti' bilemiyorum. Onunla oturup edebiyat ve dil tarihi ve Shakespeare konusunda konuşmak istiyorum. İkinci dönem perşembe sabahları boş derslerimde (bazılarında) dersine gidip oturmak istiyorum. Bugün advanced physicsi ne kadar özlediğimi fark ettim. Ne kadar eğlenceli ne kadar eğlenceliymiş. Interviewlarımda educationdan bahsedeceğime fizikten bahsetmem ne kadar da garip. Piyano her zamanki gibi bir hayal kırıklığı ve fascination -tam karşılığını bulamadım?- karışımı. Yapabildiğim kadarını yapabildiğime çok seviniyorum, teatralitem eksikmiş duya duya bir hal oldum, ama daha fazla zaman ayırsam daha iyi olabileceğimin bilinci biraz ezici bir duygu bence. Beş ay oldu ve sadece ikinci nocturnümdeyim. Sadece nocturne çalacakmışım gibi duyuldu. Tatilde oturup ciddi ciddi ne çalmak istediğime karar vermeliyim. Klasik müzik cdlerimi çok özlediğimi fark ettim. Pazar sabahları trt3^^ Tatilde ikinci döneme bir çözüm de bulmalıyım. Açıkçası, olası buluşmaları engelleyecek gün ve saatlerimi doldurmak istemiyorum, ancak bu beni nasıl bir insan yapıyor emin değilim. Yeni bir dil öğrenmek istiyorum, yeni bir dil her zaman öğrenmek istiyorum, ama bu isteğim süregelen bir istek olduğundan bazı şüphelerim var. Belki de başka bir şey yapmalıyım, son gelişmeler bana fiziksel aktiviteleri çok düşündürdü, Kuşburnu ile dans derslerine gidip "sosyalleşmek" mesela, ya da Levent'e arabayla gitmek için başka fiziksel bir neden gibi. Kendimi kitaplara gömmek dışında beni çeken şeyleri düşünmem ve üstlerine gitmem gerekiyor. Biraz heyecanlıyım, aslında çok heyecanlıyım, ama saat gece bir buçuk (kim düşünürdü) ve yarın güzel olacağını umduğum bir piyano dersinden sonra güzel olacağını umduğum bir intervewum var ve bu lanetolasısaçları (bugün onları sevmiyorum çok) yıkayıp uyumam gerekiyor. Yarın kahvaltımı 09:30 ntv Refika Birgül eşliğinde yapmak istiyorum. İkinci dönem ne çalsam acaba.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder