sürekli kendini sorgulamana gerek yok dedi. Vites geçiremeyince Şimdi ben ne yaptım deyip duruyordum çünkü.
Uyku tutmadı, uykuda kendimle kavga ediyordum yine.
Bu kez konu Modern Drama'ydı. Modern Drama almaya korkuyorum. Almamın nedeni de korkmam zaten. İşte uykumda da kendi kendime neden korktuğumu anlatıp bunun üzerine çeşitlemelerde bulunuyordum. Bir çeşit Modern-D-Rama.
Modern Drama almaya korkuyorum cümlesini kurduğumda karşılaştığım birkaç tepki var: Neden alıyorsun o zaman?, Nesinden korkuyorsun canım nolacak?, ve gizli olanı da Keşke bıraksaydın da yeteneklilere yer kalsaydı. ;)
Bu nedenle bir şeyi ağzımda sakız ettim: Oyun okumayı sevdiğim için alıyorum - ben İngilizce kısmıyla ilgileniyorum. (Nitekim sanat dersim Fotoğraf.)
İşin aslı, intimate şeyleri başkalarıyla paylaşmamam gerektiğini çok önce öğrendim. Sonra bir daha öğrendim. Yakın zamanlarda paylaşılmayan kişi olmayı bile tattım. Bu yüzden, üstelik bağdaşabildiğim ya da etkilendiğim bir durumu nasıl etrafımdakilerle paylaşabilirim? Utangaçlıktan (self conscious'ın Türkçesinin bu olduğuna emin misin?) öldüğüm halde. Bu utangaçlık yeteneksizliğimi kabullenmemden ileri gelmiyor: adı üstünde, kabullendiğim için açıkça belirtebiliyorum. Bu nedenle drama'yı yapmak benim için çalışmadan geçen bir yol. [Piyano gibi. Çalıştığım sürece - bu yüzden kendi başıma kaldığım zaman ortaya bir şey çıkmıyor. (Bkz Nocturne Opus 9 No 2)] Utangaçlık, bana çok şey ifade edebilen bir şeyin etraftaki bireyler tarafından eleştirilmesi: sanırım bu noktada buna yapıcı eleştiriler de dahil.
Uykumda hocaya -blank face- nasıl comfort zone'umdan dışarıda olduğumu, bu yüzden utangaç hissettiğimi ama etrafta kimse olmasa ortalığı delice yıkacağımı (pf (: ) anlatıyordum. Sanırım. Sonra ısrarla comfort zone'umun, -ailem dışında- üç kızdan oluştuğunu anlatmaya çalıştım. İkisi bu dersi alıyor dedim gülerek, onlar da güldü.
Kaçınılmaz olarak alınan biri vardı derste. Hoca -blank face- onu sorunca ''O bana, hiçbir şeyini paylaşacak kadar güvenmiyor, ben de ona güvenmeyi bıraktım.'' dedim. Aydınlanmalar aydınlanmalar.
Zeynepali bilinçaltımızın uykuda düşünebildiğini çünkü yavaş düşündüğünü, bu yüzden sleep on it diye bir şey olduğunu bir yerde okuduğunu söylemişti.
This was live from my subconscious.
Beynimiz çalışmayı ve uyarıları gözden geçirmeyi hiç bırakmıyor. O yüzden biz uyurken -yani hiçbir şeyin farkında değilken- gün içinde maruz kaldığımız uyarılar uykumuzda da "process" edilmeye devam ediyor.
YanıtlaSilO yüzden uyurken beynin senin için temizlik yapıyor diyebiliriz.
Son olarak: Sıkma canını, gerçek hayattan farklı olarak modern dramada olduğun kişi olmak için bahaneni bir hoca veriyor olacak.
Judgment buffer.