üsküpün içinde kumaş biçerler
kırk düğüm atmışlar sevda üstüne yoluna çıkarsa çöz getir bana
gibi sözler
Pazartesi
livingston
arka kapak olmuşum.
garipseyen bir tek ben miyim?
Cumartesi
Haydari
SENİ DE YENİCEM EYPİİİİİ
KADERİN UMUMEP GİBİ OLACAK
KADERİN UMUMEP GİBİ OLACAK
Sis + Tragedyalar III - 3 =
Perdelerimi açıyorum, açıyorum, açıyorum, beyaz mavi olmuyor, arada iki minik karaltı görüyorum, uçuyorlar, onlar uçuyorlar, ben sadece onlar olmak istiyorum.
Son Üç Başvuru
"Hız, hız hız
Hız, hız hız
Hız, yapmaaa
Canlara kıymaa
Hız, hız hız
Hız, hız hız
Hız, yapmaaaa
Canlara kıymaa"
Hız, hız hız
Hız, yapmaaa
Canlara kıymaa
Hız, hız hız
Hız, hız hız
Hız, yapmaaaa
Canlara kıymaa"
Cuma
Perşembe
UMUMEP
Geri al umumep! Geri al bana verdiklerini.
2- non-specific?
bugün editlettiğim üç eseye de aynı yorum yapıldı.
*
BIRAK BU KAFALARI
umumep senin bahanen olamaz, artık umumep senin hiçbir şeyin olamaz, lanet olsun lanet olsun lanet olsun
kendine gel, bir an düşün, ve artık lütfen bırak bu kafaları
diye bağırasım geldi ama kendime değil.
vaz-
geçtim
*
BIRAK BU KAFALARI
umumep senin bahanen olamaz, artık umumep senin hiçbir şeyin olamaz, lanet olsun lanet olsun lanet olsun
kendine gel, bir an düşün, ve artık lütfen bırak bu kafaları
diye bağırasım geldi ama kendime değil.
vaz-
geçtim
Ran'dan
alıntılamak gerekirse,
"korkak bir karanlık içindesin akrep gibi "
"midye gibi kapalı, rahat "
aynı zamanda kıvrılan bir ipekböceği
kırılgan bir kelebek -evet kelebekmiş-
ve bilumum tavşan benzetmeleri
bu gece.
çileklerime haksızlık edildi.
"korkak bir karanlık içindesin akrep gibi "
"midye gibi kapalı, rahat "
aynı zamanda kıvrılan bir ipekböceği
kırılgan bir kelebek -evet kelebekmiş-
ve bilumum tavşan benzetmeleri
bu gece.
çileklerime haksızlık edildi.
Çarşamba
But, Sir
What if this is what I care about
because it's the only thing I've been exposed to?
*
I got the post traumatic application disorder blues, I got them baby
Yea I got a big ol' p.t.a.d., and I got it on my mind
Dootdooroodoorooo
Yea I got a big ol' p.t.a.d., and I got it all the time
because it's the only thing I've been exposed to?
*
I got the post traumatic application disorder blues, I got them baby
Yea I got a big ol' p.t.a.d., and I got it on my mind
Dootdooroodoorooo
Yea I got a big ol' p.t.a.d., and I got it all the time
Bu şarkımın adı
12,300 karakter
başvuru editleri
ve istatistik sınavı
kısaca
1-bis
başvuru editleri
ve istatistik sınavı
kısaca
1-bis
YET
ME
Dİ
Mİ
UMUMEP
UM
UM
EP
YETMEDİ
Mİ
UMUMEP
YETMEDİ
Mİ
HA
LA
UMUMEP
HALA
YET
ME
Dİ
Mİ
Dİ
Mİ
UMUMEP
UM
UM
EP
YETMEDİ
Mİ
UMUMEP
YETMEDİ
Mİ
HA
LA
UMUMEP
HALA
YET
ME
Dİ
Mİ
Salı
Derya Eski Kafası kapsamında
Tsikoudia sponsorluğunda
Raytap öncesi-sırası-sonrası
Dışavurum
adlı eser:
bir faslı kadar ispanyolum bu akşam
ve endülüs dediğin
şaldan ibaret
el matador
que significa
la vida
ve bir yastığa
yumruk, bir yandan levy
su eski rengi (eski, su rengi)
ne zil var ne gül, kırmızı
umumep, bir yaslı kadar kadeh-i keyfim
yetmedi mi umumep
Raytap öncesi-sırası-sonrası
Dışavurum
adlı eser:
bir faslı kadar ispanyolum bu akşam
ve endülüs dediğin
şaldan ibaret
el matador
que significa
la vida
ve bir yastığa
yumruk, bir yandan levy
su eski rengi (eski, su rengi)
ne zil var ne gül, kırmızı
umumep, bir yaslı kadar kadeh-i keyfim
yetmedi mi umumep
Lütfen
bu gece hiç konuşmayalım.
What's this here?
This is my thinker box my mama dear
Thinker box thinker box ding ding ding doo
That's what they taught us in school
Keşke bu kadar kötü hissetmeseydim, her şey biraz daha güzel olabilirdi.
Pazartesi
Yıllık Yazısı
Keşke raytaplara daha önceden başlasaymışım, çok pişmanım
Bugün sadece dört kişiye yazabildim ve bu kadar duygusallığı kaldırabilecek durumda değilim
Yazınca güzel yazıyorum da,
Neyse.
Keşke 26 Aralık değil de
Şöyle bir 4 Ocak'a olsaydı deadline!
Bugün sadece dört kişiye yazabildim ve bu kadar duygusallığı kaldırabilecek durumda değilim
Yazınca güzel yazıyorum da,
Neyse.
Keşke 26 Aralık değil de
Şöyle bir 4 Ocak'a olsaydı deadline!
Rollin'
Evet evet iki buçuk haftadır piyano çalmıyordum
Sonra çaldım ve
Parçayı da unutmamış-t-ım
Oley.
Sonra çaldım ve
Parçayı da unutmamış-t-ım
Oley.
Çarşamba
Interpretation Theory
this apple is poisonous
this apple is gold
this apple is on fire and
all of them are sold
this apple is gold
this apple is on fire and
all of them are sold
Salı
çileğin çekirdeği
kadar güzeldi
elleri, gözleri
ve sesi kısılınca
-----
elleri, gözleri
ve sesi kısılınca
-----
Bu arada,
"benim güzel hatrım yok mu" dedikten sonra ne kadar doğru olduğunun farkına vardım. ben ne güzel hatırlar için on yıl sustum, pişman değilim, ama benim güzel hatrım yok ki iki hafta dayanamadılar.
yazık bana
yazık bana
hiç yorum yok
yazarak kendimi güldürmeyi başardım
yazarak kendimi güldürmeyi başardım
Pazartesi
Cumartesi
puf
bugün fındıkkıran gerçek olunca ağlamaya başladım
çocuk balerin ve baletler yeni favorim
artık mutsuz olunca çocuk balerin ve baletleri düşünmem yeterli olacak sanırım
bir tane minik gingerbread man bile vardı, çok şekerdi.
çocuk balerin ve baletler yeni favorim
artık mutsuz olunca çocuk balerin ve baletleri düşünmem yeterli olacak sanırım
bir tane minik gingerbread man bile vardı, çok şekerdi.
Cuma
benim de kabulüm gelsin artık :(
take that ironic shit OFF
uzun süredir yazılarım birkaç cümlelik.
düşünüyordum da, bir web log tutuyorsun, kimseye hesap vermen gerekmiyor ama aslında herkese hesap veriyorsun.
what are the indications of this?
zeki bir konuşma yapmayalı ne kadar uzun zaman oldu.
başvuru yapmıyorum. ne kötü. hepsini son dakika yazıp yollayacağım o olacak. hayır son dakika da değil, illa önceden bitirmek için önceden ama son dakika. acele gibi. ne bileyim.
kafalar kafalar, kafalarım karışıklar. kafam çok karışık.
ablam mezun oluyor. tören iki buçuk saat sonra başlayacak.
çok yağlı ve tuzlu bir kahvaltı ettik, ama karima diye atinalı bir kadınla tanıştık, Şikago'ya gelirsen annen olurum dedi, çok tatlıydı. toprak işte.
istatistik'ten yetmiş dokuz aldığıma hala üzülüyorum. başvurular beni bu yaptı işte. notuna üzülen bir ahmak. notuna üzülen bir ahmak oldum artık. gerçekten önemli olanın ne olduğunu kaybetmiş, notuna üzülen bir ahmakım.
kahretsin ceyn, kovuldun.
hangi decade'de filmlerde çok küfrediyorlardı?
ben kimim?
saçlarım niye böyle?
neden gözlük takmak zorundayım? daha doğrusu neden görmeden de rahat edemiyorum?
neden çilek ve böğürtleni bu kadar çok seviyorum?
neden çilek ve böğürtlene bu kadar aşığım?
düşünüyordum da, bir web log tutuyorsun, kimseye hesap vermen gerekmiyor ama aslında herkese hesap veriyorsun.
what are the indications of this?
zeki bir konuşma yapmayalı ne kadar uzun zaman oldu.
başvuru yapmıyorum. ne kötü. hepsini son dakika yazıp yollayacağım o olacak. hayır son dakika da değil, illa önceden bitirmek için önceden ama son dakika. acele gibi. ne bileyim.
kafalar kafalar, kafalarım karışıklar. kafam çok karışık.
ablam mezun oluyor. tören iki buçuk saat sonra başlayacak.
çok yağlı ve tuzlu bir kahvaltı ettik, ama karima diye atinalı bir kadınla tanıştık, Şikago'ya gelirsen annen olurum dedi, çok tatlıydı. toprak işte.
istatistik'ten yetmiş dokuz aldığıma hala üzülüyorum. başvurular beni bu yaptı işte. notuna üzülen bir ahmak. notuna üzülen bir ahmak oldum artık. gerçekten önemli olanın ne olduğunu kaybetmiş, notuna üzülen bir ahmakım.
kahretsin ceyn, kovuldun.
hangi decade'de filmlerde çok küfrediyorlardı?
ben kimim?
saçlarım niye böyle?
neden gözlük takmak zorundayım? daha doğrusu neden görmeden de rahat edemiyorum?
neden çilek ve böğürtleni bu kadar çok seviyorum?
neden çilek ve böğürtlene bu kadar aşığım?
h-z-n
iliadin'in burun deliğinden beyine olan yolculuğunu düşündüm de, dönüp dolaşıp aynı şeye geliyor:
"neşe" denilen şey bir yetenek.
Perşembe
Çarşamba
Human vs Human vs Technology
koskoca apple bir masaüstü göster yapamamış diye düşünüyordum.
bir kere daha kendi beceriksizliğim beni yendi.
bir kere daha kendi beceriksizliğim beni yendi.
Esef : Ma'al - Bana Üzüntü
sonra hatırlayınca bu kadar üzüldüğüme değmeyecek ama şimdi dayanamıyorum
Cumartesi
dec8
aaaaAAAaaa yee. sam madafakin panik.
Çarşamba
Tema müziğinin geldiği yer
"We lost our homes, we lost our wives,
Three strangers, what are we going to do?
Our divorce lawyer said she'd put a roof over our head,
Yes she came to our rescue.
She's where we go when our hearts are broken,
Where we turn when we finally learn
We lost the battle of the sexes,
Just call us the exes"
Three strangers, what are we going to do?
Our divorce lawyer said she'd put a roof over our head,
Yes she came to our rescue.
She's where we go when our hearts are broken,
Where we turn when we finally learn
We lost the battle of the sexes,
Just call us the exes"
Salı
Anubis
Su içerken, yutarken ya da, çok ses çıkarıyorum. Babam bunun muhtemelen durduğu açıda bir şekilde zorlandığı için olduğunu ileri sürdü. Birkaç farklı açıda denersem en sessiz -ve en rahat?- açıyı bulabilirmişim. Ama ben bunu neden yapayım ki?
Bunu neden fark ettim ya da üstünde neden düşündüm? Çok şanslı olduğum için, biliyorum. Şansım, ve şansım olmayan, odaklanamıyor olmam.
Biz bir boşluğa atıldık. Hayır, hayat metaforu yapmıyorum.
Bir işe başvurmak nasıl bir cehennem olacak düşünsene...
Biz bir boşluğa atıldık. Herkes bize yardım etmeye çalışıyor ama kimsenin yardım edemeyeceğini biliyoruz.
Ben kendi yardımcı-ları-mın elini öpmek istiyorum.
Bize kimsenin yardım edemeyeceğini biliyoruz ama denemeleri, denemeleri kalbimizi bir el terazisine koymaları gibi.
Kalbimiz bir tüyden hafif gelemez ki...
Kalbimiz bir tüyden hafif gelemez. Bunu bilerek bir boşluğun içindeyiz ve yerçekiminin ne yönden geleceğini kestiremiyoruz.
Tek bildiğimiz, yerçekiminin bir yönden geleceği ve kimsenin bize yardım edemeyeceği.
Kalbimiz bir tüyden hafif gelemez ki.
Kalbimizin bir tüyden hafif gelmesi için kalbimizi yememiz gerekiyor. Bunu bize yardım edemeyecekler yapmaya çalışıyordu zaten, ama basit hayatta kalma içgüdüsü: izin vermedik.
İşte bu nedenle kalbimizi kendimiz yememiz gerekiyor.
Bunu yapmak istemiyoruz. İstemediğimiz için olabildiğince yavaştan alıyoruz ama, yerçekiminin geldiği sırada hazırlıklı olmak istediğimiz için de tamamen durmamız mümkün değil.
Bize kendi kalbimizi yediriyorlar.
Kalbimiz bir tüyden hafif gelemez, ama bunun için çalşabiliriz, tam da bunu yapıyoruz.
Biz bir boşluğa atıldık. Herkes yardım etmeye çalışıyor ama kimsenin yardım edemeyeceğini biliyoruz.
Bunu neden fark ettim ya da üstünde neden düşündüm? Çok şanslı olduğum için, biliyorum. Şansım, ve şansım olmayan, odaklanamıyor olmam.
Biz bir boşluğa atıldık. Hayır, hayat metaforu yapmıyorum.
Bir işe başvurmak nasıl bir cehennem olacak düşünsene...
Biz bir boşluğa atıldık. Herkes bize yardım etmeye çalışıyor ama kimsenin yardım edemeyeceğini biliyoruz.
Ben kendi yardımcı-ları-mın elini öpmek istiyorum.
Bize kimsenin yardım edemeyeceğini biliyoruz ama denemeleri, denemeleri kalbimizi bir el terazisine koymaları gibi.
Kalbimiz bir tüyden hafif gelemez ki...
Kalbimiz bir tüyden hafif gelemez. Bunu bilerek bir boşluğun içindeyiz ve yerçekiminin ne yönden geleceğini kestiremiyoruz.
Tek bildiğimiz, yerçekiminin bir yönden geleceği ve kimsenin bize yardım edemeyeceği.
Kalbimiz bir tüyden hafif gelemez ki.
Kalbimizin bir tüyden hafif gelmesi için kalbimizi yememiz gerekiyor. Bunu bize yardım edemeyecekler yapmaya çalışıyordu zaten, ama basit hayatta kalma içgüdüsü: izin vermedik.
İşte bu nedenle kalbimizi kendimiz yememiz gerekiyor.
Bunu yapmak istemiyoruz. İstemediğimiz için olabildiğince yavaştan alıyoruz ama, yerçekiminin geldiği sırada hazırlıklı olmak istediğimiz için de tamamen durmamız mümkün değil.
Bize kendi kalbimizi yediriyorlar.
Kalbimiz bir tüyden hafif gelemez, ama bunun için çalşabiliriz, tam da bunu yapıyoruz.
Biz bir boşluğa atıldık. Herkes yardım etmeye çalışıyor ama kimsenin yardım edemeyeceğini biliyoruz.
Pazartesi
Minimal Pişmanlıklar
şimdiki aklım üç yaşımda olacaktı var ya
daha çok bağırırdım
kesinlikle daha çok ağlardım
ve HERKESİN kucağına otururdum
***
"aww yiss"
daha çok bağırırdım
kesinlikle daha çok ağlardım
ve HERKESİN kucağına otururdum
***
"aww yiss"
Elime kurumuş yılbaşı çiçeği battı
... onların da insanlığa en yakınlaştığı an, ökseotu altında öpüşmek diye bir inanışları olduğunu öğrendiğim andı. Ben de ökseotu altında öpülmek (öpüşmek? olmalıydı) istiyorum. Bence gelecek konusunda umutlu olmanın, gelecekten mutluluk beklentisinin en güzel hallerinden biri. The Hours'a göre mutluluğun ta kendisi. Sıcacık ve tatlı, düşünsene? *gülümseme*
Günlük -ve biraz daha fazla- sakinleştiricisözler dozumu aldım, huzurluyum. Çevremde çok değerli insanlarım var. Ne mutlu bana.
Günlük -ve biraz daha fazla- sakinleştiricisözler dozumu aldım, huzurluyum. Çevremde çok değerli insanlarım var. Ne mutlu bana.
Pazar
Blogumun gidişi
Blogumda herhangi bir entellektüel yakarış yok. Başta bir iki olmuştu, ne güzel demiştim. Şimdi sadece beyin kusmaları ile dolu. Beynim kusa kusa bir hal oldu. Beynim ne, beynim nerede, beynim ne yapıyor bilmiyorum.
Bir şeyi çok kaşımak geliyor içimden şu an. Tırnaklarım bu kadar kırılgan olmasa yeni koltuk kumaşı çok uygun aslında. Neye kızdığımı biliyorum ama neden bu kadar kızdığımı bilmiyorum. İçimdeki duygu öğütücü (evet ona bir ad verdim) çalışmıyor gibi. Hani o sağlıksız olan o içe atma var ya, işte onu yaptım ama öğütemiyorum. Gözümden ateş fışkırmasını istemiyorum. Dudaklarımın büzüşmesini istemiyorum. Sessiz ve tatlı konuşmak istiyorum sadece. Kendi kendime uyku getirir gibi. Kalorifer bu kadar sıcak olmasa battaniye altına girmek istiyorum. Bugün fazladan üç saat uyumuş olmak istemiyorum. Çok iyi yaptığım için kötü olduğu zamanlar yapamamayı istemiyorum.
Yarın okula gitmek istemiyorum. Yarın yalnız kalmak da istemiyorum.
Beynim neden bunlarla dolu? Düşünmek istiyorum kafa yormak istemiyorum. Nefret-etmek-istemiyorum. Kaşımak istemek istemiyorum. Bunların hiçbirini istemiyorum düşününce. Yok olsun istiyorum. Yok olsunlar. Kalmasın. Bitsin istiyorum. Eriyerek bitsin ve bir daha geri dönmesin istiyorum. Bağrımın ortasına vurmak zorunda kalmak istemiyorum. Acımasın istiyorum.
Bir şeyi çok kaşımak geliyor içimden şu an. Tırnaklarım bu kadar kırılgan olmasa yeni koltuk kumaşı çok uygun aslında. Neye kızdığımı biliyorum ama neden bu kadar kızdığımı bilmiyorum. İçimdeki duygu öğütücü (evet ona bir ad verdim) çalışmıyor gibi. Hani o sağlıksız olan o içe atma var ya, işte onu yaptım ama öğütemiyorum. Gözümden ateş fışkırmasını istemiyorum. Dudaklarımın büzüşmesini istemiyorum. Sessiz ve tatlı konuşmak istiyorum sadece. Kendi kendime uyku getirir gibi. Kalorifer bu kadar sıcak olmasa battaniye altına girmek istiyorum. Bugün fazladan üç saat uyumuş olmak istemiyorum. Çok iyi yaptığım için kötü olduğu zamanlar yapamamayı istemiyorum.
Yarın okula gitmek istemiyorum. Yarın yalnız kalmak da istemiyorum.
Beynim neden bunlarla dolu? Düşünmek istiyorum kafa yormak istemiyorum. Nefret-etmek-istemiyorum. Kaşımak istemek istemiyorum. Bunların hiçbirini istemiyorum düşününce. Yok olsun istiyorum. Yok olsunlar. Kalmasın. Bitsin istiyorum. Eriyerek bitsin ve bir daha geri dönmesin istiyorum. Bağrımın ortasına vurmak zorunda kalmak istemiyorum. Acımasın istiyorum.
Very slow decay
"I tried to leave you, I don't deny
I closed the book on us at least a hundred times
Then wake up every morning by your side
The years go by, you lose your pride
The baby's crying, so you do not go outside
All your work, it's right before your eyes
Goodnight my darling, I hope you're satisfied
The bed is kind of narrow but my arms are open wide
Here's a man still working for your smile"
Adama biraz uçasım var ama güzel yine de.
I closed the book on us at least a hundred times
Then wake up every morning by your side
The years go by, you lose your pride
The baby's crying, so you do not go outside
All your work, it's right before your eyes
Goodnight my darling, I hope you're satisfied
The bed is kind of narrow but my arms are open wide
Here's a man still working for your smile"
Adama biraz uçasım var ama güzel yine de.
Cumartesi
Gerçekten,
BURADAN UÇASIM
***
nefes aldım nefes verdim
***
nefes aldım nefes verdim
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)