Perşembe

Hedeyk

Bazen sadece yaptıkların değil, yapacakların da baş ağrısıdır ya.
Başı ağrıyarak uyumak başı ağrıyarak uyanmak istemiyorum:
''...
şiddetli baş ağrılarıyla çalkalanan
çok kurak iklimlerde, büyük sinir krizlerinde
ağır işkence görmüş şehirlerde
saadetin zarif, adaletin ince.
bir miktar alkol ve ürperti alıyorsun
kelimelerin karardığı peşin hükümlerde.
şahsi sevişiyorsun şiddetin bütün bitki örtüsüyle.
gözlerin ucuz, tutkun ucuz, direncin ucuz
tehlikeli bir yalan gibi duruyorsun
ruh yoksulluğunun harikulade iskeleti üzerinde.
tutulamayacak yeminsin, yemin ederim,
her insana gerçek aşkı öğretecek bir külfetin var ve
alelacele asılmış bir çocuk militan
gibi şaşkın ama onurlu bakıyorsun
yükseldiğin gökyüzüne.
...
evet, hüzün hastası bir hayvansın
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun
kainata gösterdiğin sahte hüviyetinden.
o nasıl bir hale
bana cimri, başkalarına bonkör bedeninde;
bir acı votka tadı yakalıyorum dilenen bakışlarında
'suçsuzum' diyorsun, 'tarzım bu' diyorsun
aç bir kurt gibi iniyor yüzüne hüzün
kirpiklerin alnına değiyor
ben de değiyorum alnına cevapsız sorularımla
uykum geldi diyorum
seni sevmekten uykum geldi
...
acınası tesadüflerle ayrılıyorsun molekülden
ateşler içinde bırakıyorsun sana biriktirdiğim suyu
oysa hiç şansım kalmadı
yeniden doğmak için, bana ait olduğu belirtilen külden.
...''
Sabah sabah küçük İskender'den Ben seni seviyorum, bunda bir kasıt yok böyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder