vedalardan bir veda, bu veda.
bu da summer in the city, ama sıcaktan yumuşamış tenin tozla buluşması. son beş yılın fotoğraf hesaplaşması. çok mide bozukluklarım ve vicdanımın bana dışarıdan konuşması.
çok güzel, evimde ve doğru hissettiğim bir akşamdı. yaşasın mecidiyeköy adresimiz.
sonra midem bozuldu. poşet-kova hazırlıklarıyla soğuk terler. uyudum, iki üç saat sonra uyanıp sabahladım.
burada geçirdiğim yılbaşına benzedi.
uyuduğum süre içinde çeşitli korkularım ortaya çıktı sanırım. içeride bensiz konuşmalarının odaya taşınan bölümleri. balkona çıkan yabancı adam paranoyası. hayatım ona bağlıymışçasına sıktığım dişlerim. tüm gücümle açamadığım gözlerim. uyuşmuş kollarımla sarıldığım zaman dışarıdan duyduğum suçlayıcı ve yargılayıcı sesin vicdanım olduğunu anlayışımla birlikte bu kabus da son buldu.
sonra yıllık geyiği ve ders programı yakınmaları. tutkuyla konuşan insanlar bazen ne kadar güzel oluyor değil mi.
bugün bir yemeği kaldırabilir miyim emin değilim.
-
BİRAZ ÖNCE RAMONA İLE BARIŞTIM
YÜRÜ BE RAMONA
ITS LAYK DEBRİYAJ DON MATTER NO MORE
kısa mesafe olmasının büyük etkisi vardı elbet ama o otoyıkamadan bir de DÖNÜŞÜ VAR
-
ramona'ya sinirli -yani tabiri caizse sinirsiz- ellerle dokunanlar aptal olsun.
aptal oldum.
-
ellerim titriyordan tutsana ellerimi, ondan da kıyımlardan sonra hala kıyamamak nedir kafana sışim derya. aptal oldun, üstüne üstlük ramona'yı beyazlatmak suretiyle yaşlandırırken ULAN İÇİNİN AĞLADIĞINI BİRAZ DAHA BELLİ ETSEN TELENOVELA OLACAKTI DERYA kafana sışim.
kebabın az pişmişi mi olur lan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder