BUN
[1957]
Elim geçiyor
aptaldan
Kapital
Elim mi çiçek mi
bilmiyorum
Bir elim bir
çiçek mi açılan
Çekingen mahzun
açılan bunu bilmiyorum
Ama üst üste
yenildiğime göre
İskambil
oynuyorum garanti
Max Jacob papazı
ablasından
Ablasını o saat
meryemsiyorum
Çünkü her kadını
meryemsiyorum
Gözleri göz
değil gözistan
O müthiş korku
saatlerinde
Başını omzuma
koymasa olmazdı
Başını omzuma
koyunca da
Kurtarmasa
olmazdı beni olmaktan
İçtiği şaraba
ait bir adam
Gözleri göz
değil gözistan
Bir odadan bir
odaya geçiyor
Kapının birini
açıp birini kapıyor
Adı Meryem değil
de sade Dorothy, Lucy
Renklerinden
dolayı okulsuz bırakılan
Zenciler
zenciler iki okka zencefil
İntihar süsü
verilerek
Güneşin linç
edildiği bir akşam
Cemal Süreya
Bun: Sıkıntı (TDK)
Bun şiirinin girişi, para kaybetmekte olan birini
çağrıştırmaktadır. “Kapital” sözcüğünün ekonomiyi çağrıştırmasının yanı sıra,
‘çiçek gibi çekingen ve mahzun’ açılan çiçek imgesi, para vermek üzere
istemeyerek elini açan birini hatırlatmaktadır. “Max Jacob papazı ablasından”
dizesi birkaç anlama gelebilir. Öncelikle, Max Jacob bilinen iki kişiden birine
gönderme yapıyor olabilir: Fransız yazar-ressam ya da Alman kuklacı Max Jacob.
Yazar-ressam Max Jacob, Yahudi olmasına rağmen 1909’da İsa’yı gördüğünü iddia
ederek Katolikliğe geçmiştir. Kuklacı Max Jacob ise otoriteye karşı gelen bir
kuklacılık ekolünü başlatmıştır. ‘Max Jacob’ın hemen yanındaki ‘papaz’ sözcüğü
öncelikle yazar-ressam Max Jacob’ın dini seçimlerini çağrıştırsa da, ‘papaz’ın
bir iskambil kağıdı olması, daha çok hile yoluyla kandırma, yönetme, yani
kuklacılığı hatırlatmaktadır. Her iki konuda bir yalan mevcut olabilir:
kuklalar gerçek olmadığı için, Yahudilikten Katolikliğe geçişin arkasında da
çeşitli sosyal veya ekonomik yükselişler vaadedildiği için olabilir. Şairin
‘ablası’ dediği, iskambil oynadığı arkadaşlarının birinin ablası, veya herhangi
bir kadın olabilir.
İkinci kıtadaki
‘meryemsiyorum’ sözcüğü, kelime deformasyonuna bir örnektir. “Ablasını o saat
meryemsiyorum/Çünkü her kadını meryemsiyorum” dizeleri, arkadaşının ablasını
temiz, saf ve yüce gördüğünü, hatta tüm kadınları böyle gördüğünü, çünkü
kendini iskambilde dolandıranların erkek olduğunu anlatıyor olabilir. “Gözleri
göz değil gözistan” dizesi, olmayan ‘gözistan’ sözcüğünü kullanarak ‘gözlerinde
kaybolmak’ duygusunu çağrıştırmaktadır. Kıtanın geri kalanında ise arkadaşının
ablasının, şairin omzuna başını koyarak onu alkoliklikten kurtardığını söylüyor
olabilir. Ancak, buna bir alternatif olarak, “İçtiği şaraba ait bir adam”
dizesi, kimin ikram ettiği şarabı içiyorsa onun dediklerine inanan zayıf ve
uysal biri olmaktan bahsediyor olabilir. Bu kıta, diğer ikisi gibi ilk
okunduğunda politik bir çağrışım yapmamaktadır.
Üçüncü kıtanın
ilk üç dizesinde şair, arkadaşının ablasının gözlerinde kaybolmaktadır. Gözleri
o kadar derindir ki düşünceleri bir tanesinden diğerine atlar ve, şiirin yazıldığı zaman göz önüne alınırsa, o sırada
Amerika’daki İnsan Hakları Hareketi’ne gelir. Beyaz olmadıkları için okula
alınmayan insanları ve linç olaylarını hatırlar. Dizedeki ‘iki okka zencefil’
sözcüklerine bir yorum getirebilmiş değilim. Şiirin başlığında da belirtildiği
gibi ortada bir sıkıntı vardır ve bu şairin içinde olduğu bir sıkıntı olabilir.
Şiir, işlenen insanlık suçlarının farkında olup, korkuları nedeniyle bu konuda
bir şey yapamayan birinin sıkıntısını çağrıştırmaktadır. Bu korkular ilk kıtada
para kaybı, ikinci kıtada ise sevdiklerinin kaybı olarak gözükmektedir. Üçüncü
kıtada ise çaresizlikten artık görmemeye alışmış birinin bir linç durumunda
olaya bakmak yerine güneşe bakmayı tercih etmesi olarak algılanabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder