Çarşamba

P.S.

Okul bitti ama hocalarımla istediğim gibi vedalaşamadım. Kahrolası son günler.


Hayır kimseye anlatamadım, buraya yazayım dedim.
Bir Aralık'ta olmuştu böyle, bir de şimdi oldu. Aralık'ta göklere çıkardığım babamın da bir insan olduğunu anlamıştım (tuhaf, küçükken onu süperkahraman olarak görmememle gurur duyardım, oysa sanırım beterini yapmışım). Ama kendini koruması ile ne yapacağını bilememesi çok farklı iki durum, ve ailemde herkesi taşıyanın bir tek ben olmamdan korkuyorum. Annemi taşıyorum, ablamı taşıyorum, babamı da taşıyorum ama babam hiçbir zaman tüm ağırlığını bana vermezdi ki. Oysa şimdi gelsin, o bana iyi gelir demiş. Dünyada en çok sevdiğim adam beni istemiş, daha ne isteyeyim değil mi? Ama öyle değil. Beni istesin, ama iyi olup istesin. Gelsin birkaç duble bir şey içelim desin. Gelsin odunun korundan konuşalım desin. Gelsin birbirimizin gözlerine bakalım desin. Ona ihtiyacım var da desin ama, çaresiz olarak demesin. Ne bileyim ben buraya ne yazdığımı. Babama gidiyorum işte, babam ve bal renginin içindeki elalı gözlerine. Ben nasıl ağlamam seni görünce baba. Depresyona beraber girdik, her gece başım ağrıdı senle, her tansiyonun yükseldiğinde kalbim hızlandı uzaktan. Bak ben depresyondan çıktım, sen de çık artık. Seni çok seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder