Okul boyarken bize karşı seradan salatalık ikram ettiklerinden beri, sanırım kimse bana meyve uzatırken gülümseyerek Yıkayarak yiyin ama dememişti. Bugün, Recep Aga önce benden bir kase istedi, sonra şeftalileri uzatırken gülümsedi ve Yıkayarak yiyin ama dedi. Ona neden Recep Amca değil de Recep Aga dediğimizi bilmiyorum. Ama o geldiğinden beri bahçede turuncu çiçeklerin yanında bolca fesleğen, biraz maydanoz ve az miktarda dereotu da yetişiyor. Belli ki yan komşunun şeftali ağacı da bu yıl çok meyve vermiş. Alev ağaçları ölmemiş. Kiraz ve dut mutlu. Şeftalileri alırken Recep Aga'ya gülümsedim. Hemen sonra ellerini sakladı. İster istemez ben de utandım.
O kase şeftali bende birkaç his uyandırdı. İlki nostaljiye benzeyen ama kesinlikle nostalji olmayan bir duygu. Bursa ve şeftaliyi bağdaştırdım, oysa hep Çeşme ile şeftaliyi bağdaştırmışımdır. İkincisi daha hüzünlü, ama onun da ne olduğunu bilmiyorum. Sanki o şeftalilerde kendimle ilgili bir şey bulabilirmişim gibi bir histi. Ama güzel değillerse diye korktuğum için daha yemedim.
Şeftalinin turuncusu kavuniçinden farklı. İki rüzgar birbirinden farklı. Suların hepsi farklı.
Döndüğümde o şeftalilerden birinin güzel olması gerekiyor. Yoksa bulutlu havaya katkıda bulunarak bugünü kötü yapacak.
Edit: İsmetiye köyünü sorduğumuz genç de şeftali topluyordu. İçten gözleri vardı. Kız olmama rağmen gözlerime baktı. Bence bu şeftaliler bana bir işaret. Ne olduğunu bilmiyorum. Öğretmenim bile bana yolların fatihi dedikten sonra aynaya asılan disko topumu götürmekten çekinmeyeceğim.
Yıllardan beri ilk kez bu evde yalnız olacağım: film yok, çikolatalı kurabiye yok, arkadaş yok.
Porselen yüzlü palyaço yeşil papyon takıp bana gülüyor. Hahaha diyebiliyor anca. Düzgün bir şeyler desene. Anlamsız gülmeyi ben de biliyorum. Düzgün bir şeyler desene.
27 derece ve rüzgarlı. Fırtına bekleniyor bu akşam.
Edit: Şeftalileri yemedim ve tobleronea kadar düştüm. Bugün 27 Haziran.
Çılgın annemler çılgın arkadaşlarıyla geceyi devam ettirmek için eve geldiler. Ve söylemeye utanmıyorum ki ben de bunu istiyorum bir noktada. İşinden anlayan aşçının elinden çıkanı denemek için harcamaya utanmayışım kadar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder