Yine çok fazla şeyin kararını aldığım, farkına vardığım, acısını duyduğum, rahatlığını yaşadığım bir günler topluluğuydu. Bugün eve döndüm. Uzun zamandan beri ilk kez ev fiziksel olarak küçülmüş gibi geldi. Yani ben büyümüşüm. Ev, ev gibi hissettirdi. Evi ev yapan, rahatlık ve alışılmışlığın yanında başka bir duygu da. Anlatamadığım bir duygu. Sadece geldiğimde, evde olduğumu biliyordum.
Geleceğim konusunda karar almış gibi davranıyorum. Belki de almışımdır, farkında değilimdir. Korku, heyecan, üzüntü ve rahatlama karışık bir duygu seli içindeyim. Bugün resmi olmayarak okulun son günüydü, ama kesinlikle bir son gün havası yoktu. Reklam arası gibiydi. Çirkindi, kısaydı, çok uzundu. Bu reklam arası, iletişimlerimle korkunç bir paralellik gösterdiği için bir kez daha üzüldüm. İletişimlerimdeki reklam arası anlamadığım boyutlara ulaşıyor ya da ben o boyutlara ulaştırıyorum. Artık, üç gün önce korktuğum kadar korkmuyorum ama bunu bilerek yapıyorum. İstemsiz bir korkmama, umrunda olmamayla aynı şey olurdu.
Eve geldim. Kafamdakileri, sanki büyük değilmişçesine anlattım. Ne rahatladım, ne rahatsızlaştım. Derin sessizlik ve şehrin çok uzaktan titreyen ışıkları, bomba gibi bir ay bana huzur verdi. Huzur böyle bir şey olmalı. Hiçbir garantiye, kesinliğe ulaşmadım ama olması gerekenlerin olduğunu hissettim.
Eğer batı kıyısında okursam ne kadar yalnız olacağımı düşündüm. Aslında insanlar daha isteyerek ziyarete gelir, ama çok nadir olur gibi geldi. Sonra çok sevdiğim bir öğretmenimin kocasının ailesinin burada oturduğunu öğrendim. Sevindim. Ancak matematik sorularını yapamamak sinirimi bozdu.
O kadar çok şey kafamdan geçti ki bugün. Vapurda yanımda oturan iki anne hiç susmadan çocuklarının okulları konusunda konuştular. Hiç susmadan ama. Kitap okumaya çalışıyordum, kulaklık taktım ama müzik açmadım ve hala kafamın içinde konuşuyormuşçasına duyuluyorlardı.
On The Road'u okurken, Yabancı'yı okurkenkine benzer bir şekilde hayatın anlamı üzerine düşündüm. Bir yere varmayan, korkak ve acı bir düşünce dizisiydi. Gerçekten de eğer mutlu olmak ayıp ise geriye kalan tek şey bebeklerin ellerinin ne kadar küçük olduğunu düşünmek. Evet, bu.
Eğlenmek için doğru zamanı bekliyorum. Bu cümlede yanlış olan üç şey var.
Son olarak, kiraz mevsimimi açtım. Bunu yaptığım yerin ev olması güzel bir duygu. On yedi kadar gün sonra, beni -burada ya da orada- kulağımda kirazlarla görebilirsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder