Salı

Bariyer

Burada sana kaçınılmaz olarak ve sonuna kadar bariyer muhabbeti yapmaya karar verdim. Evet. Bariyerin Türkçesi engelmiş. Engel ve bariyer aynı şey değil oysa ki. Bariyer bir engel olmasına rağmen engel sözcüğünün çağrışımları kadar sert ve kısıtlayıcı değil. Ya da şu an bana öyle gözüküyor.
Yakınlaşmak, yakınlaşmak ve uzaklaşmak. İletişimlerde -ilişki yerine iletişim sözcüğünü kullanıyorum sanırım- yakınlaştıkça gelen istemsiz ya da istemli uzaklaşmak. Bunları anlamak, olmamış yeşil zeytinin ağzındaki tadına benziyor. Yemeye devam ediyorum.
Memnun olmandan utandıracak insanlar, memnun olmamanı diletecek insanlar. Haksız yere sen memnunmuşsun gibi. Memnun yerine asıl kullanmak istediğim mutlu sözcüğünü kullanamıyorum, ayıp gibi geliyor. Burada mutlu olmak ayıp. Bir şehri sevmek ayıp, çünkü şehrin kötüsünü yaşamadın. İyi şeyler aynı zamanda ayıp. Acıyı hafifletme gücün yok sadece ortak olmaya çabalayıp başarısız olabilirsin. Sadece buna iznin var.
Yakınlaşmak. Yakınlaşmak önce sadece iyi yanlarını kabul etmek. Sonra onu olduğu gibi kabul ettiğini sanmak. Yakınlaşmak, uzaklaşmak böylece. Romantik bir uzaklaşmak değil, o bir tanrıça olmasa bile gözardı edilen birçok şey. Gözardı etmediğini sandığın birçok şey. Ve de zorla gözardı ettirildiklerin. Yani uzaklaşmak. Kişiyi olduğu halde bilmemek, bildirilmemek ve bilmemekte diretmek. Sadece belki memnun olabilir diye tutunmaya devam etmek.
Tam burada güven bariyeri. Kimse benden daha zor güvenemez. Sanıyordum. Güven bariyeri, görünmez de olabiliyormuş. Ben görünmez güven bariyerleriyle nasıl başa çıkacağımı bilmiyorum. Güven bariyeri basittir, katıdır ve kendini gösterir. O zaman üstüne gidebilirsin. Görünmez güven bariyeriyle nereden başlayacağımı bilmiyorum. Zamanım azalıyor ve benim aşmam gereken görünmez güven bariyerleri var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder