Pazartesi

Konulu bilinç akışı

Bu yazıma ''For a strictly non-spontaneous person, I sure take a lot of spontaneous decisions.'' diyerek başlamak istedim. Yani yeterince spontane olmadığım zamanların öcünü alırcasına anlık kararlar veriyorum sanki. İyi mi kötü mü karar veremedim.
Korkmayı sevmiyorum. Bu nedenle korkmuyormuş gibi davranırsam belki his gider diye düşünüyorum. Mesela böceği camdan atmak gibi. Kendimi cesur şövalye gibi hissederek böceği camdan atıyorum, sonra farkına varıp korkuyorum. (Burada anlamamış şekilde gülümsemeni, sonra yeniden okuyup ''Saçma'' diye düşünmeni bekliyorum.) Yanlış karar alıp sonra çok üzülmekten korktuğum gibi. Önemli kararları artık sadece bilinçaltımdan düşünmek yeterliymiş gibi çabukça alıyorum. Şimdiye kadar pişman olduğum bir şey olmadı, ama daha iyisi olabilirdi diye düşündüğüm çok şey var. Özellikle zaman kullanımıyla ilgili. Rahat bir yılımda yeni bir dil öğrenmemek gibi.
Konunun bir başka yanı da kararları almanın verdiği sorumluluk duygusu. Kararın bana ait olmasını seviyorum. Çünkü böylece sorumluluk alabildiğimi kendime kanıtlamış oluyorum. Neden böyle bir gereksinimim var? Büyümek istemiyorken en azından büyümeyi yapabileceğini bilmek güzel bir duygu. Üstelik belki filmler bazı konularda haklıdır. Belki dibe vurduktan sonra gerçekten de gidilecek tek yön yukarısıdır. Tabi hiçbir zaman dibe vurmana gerek kalmayacağını umalım.
Gelecek konusunda kararsız olmanın normal olduğunu söyleyenler ve daha kötü bir şey olamayacağını savunanlar yine kafamın içinde çatıştı bugün. Hala kendimi arıyorum diyen 50+ insanlara inanmak ve güvenmek istiyorum, ama kafamdaki mutfakta emekleyen bebeğin iyiliği için belki de bir karar verme zamanı gelmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder